İnsanlar mineralleri yıllar boyu ciltlerini boyamak için kullandı. İlk insanların yaşadığı bölgelerde aşı boyası, yani demir oksit izlerine rastlandı. Yıllardır süregelen kimyasal ve petrokimya türevlerinin kullanımının ardından son yıllarda tekrar doğal içerikli makyaj ürünlerine rağbet yaşanıyor. Mineral makyaj ise doğanın sunduğu muhteşem bir hediye. Makyaj yapmak isteyen ama yoğunluğunu kendi ayarlamak isteyen, hem zararlı toksik içeriklerden kaçınan hem de pürüzsüz bir görünümden ödün vermek istemeyenler için ideal bir konsept.
“Mineral makyaj sana klasik makyaj ürünleri kadar iyi bir kapatma vadederken, daha hafif hissetmeni ve doğal görünmeni garantiliyor” diyor Dermatolog Ava Shamban. Mineral ürünler, ciltte biriken katmanlı bir görünüm oluşturmuyor, saatler sonra bile ilk sürüldüğündeki görünümünü koruyor. Klasik tip fondöten ve kapatıcılar gibi göz altı çizgilerine dolup çizgileri vurgulamaktan ise oldukça uzak.
Bunun yanı sıra mineral makyaj malzemelerinin doğal olması sadece toprak tonlarıyla sınırlı manasına gelmiyor. Doğal elementler, birçok rengin oluşmasını sağlıyor: yeşil renk metallerden, kırmızı ve siyah demirden, mor mangandan elde edilebiliyor. Nitekim mineral makyaj ürünleri yüksek pigment ile formüle edildiğinden az bir miktar bile yeterli ve uzun süreli kalıcı oluyor. Ürünlerin bu özelliği, gün içinde makyajını tekrar tekrar tazelemek istemeyen kadınlar için ideal hale getiriyor. Örneğin koşu yapmak için dışarıya çıksan da makyajın yok olup gitmiyor. “Şunu fark ettim ki eğer mineral makyaj uygularsam spor sonrası tazelemek zorunda kalmıyorum” diyor Yale School of Medicine’da Dermatoloji Profesörü Lisa Donofrio.
“Mineral makyaj ürünleri suni madde içermez” diyor kozmetik kimyageri ve Holbrook danışmanı Nick Morante. Yani kimyasal güneş koruyucusu (oksibenzon, PABA ve salisilat gibi), koruyucular (formaldehit ve paraben gibi), sentetik ester, mineral yağ, parfüm, yapay renklendiriciler, dolgu maddesi (naylon ve polimetil metakrilat) içermediği anlamına gelir. Bu içerikler çoğu zaman hassas ciltlerde alerji ve akneye neden olur. Eğer toksik maddeleri ve kimyasalları azaltmayı veya hayatında çıkartmayı düşünüyorsan, içerikleri iyice incelemelisin.
İçerdiği mineraller sayesinde mineral ürünler doğal bir güneş koruyucusu görevi de görüyor. “Mineral makyaj malzemelerinin çoğu titanyum dioksit ve çinko içerir, ki bunların her ikisi de doğal güneş koruyucusudur” diyerek onaylıyor Dr. Shamban. Makyaj ürünlerinin SPF aralığı yediden yirmiye kadar değişebilir. Tabii ki bir toz pudra ya da fondöten, güneş kreminin sunduğu koruma seviyesini sağlayamaz. İhtiyaç durumunda güneş koruyucu ürünlerini kullanmaya devam etmelisin. Fakat amacın kimyasalları tamamen hayatından çıkarmaksa, güneş kremi sürmek sana göre değilse; alerjiye yatkın bir yapıya sahipsen mineral makyaj denemeye değer bir seçenek. “Bilhassa hassas ve alerjilere yatkın bir cilde sahipsen, saf olan her şey her zaman daha iyidir” diyor Dr. Kunin.
Sen de Sampure Minerals ürünlerine bir şans ver ve dene. Fark ise şurada ortaya çıkacak; fazla makyaj yapmış gibi hissetmeyecek ve cildinin ne kadar sağlıkla parladığı konusunda onlarca iltifat alacaksın. “Mineral makyaj, hiç makyaj yapmamaya en yakın durumdur” diyor Dr. Katz.
Doğadan gelen güzelliğin kapısını arala hadi!
Yararlanılan Kaynaklar: Women’s Health Magazine, Ogle School, Self.com